Bir Kasım Sabahı

















Yağmurlu İstanbul sokakları,
Bir Kasım sabahı...
Yankılanıyor Boğaz vapurunun düdüğü,
Çağırıyor son bir kez yolcularını, iskeleden ayrılmadan.
Martılar uçuyor çığlık çığlığa yağmura aldırmadan...
Bende bir hayranlık.
Denize bakıyorum soğuktan yaşlanmış gözlerimle;
Çamurlu yağmur suları,
Kalın, kahverengi kontürler atmış Boğazın her iki yanına...
Güneşi arıyorum gökyüzünde;
Cılız bir ışık demeti,
Saplanmış karanlık sulara birkaç koldan...
O kadar işte.
Çaycının sesiyle irkiliyorum...
Bir sigara yakıyorum çayıma arkadaşlık etsin diye.
Koyu bir muhabbete dalıyorlar dumanlar çıkararak...
Sonra ikisi de bitiveriyor.
Boş bardağın tabağına iliştiriyorum çay parasını...
Ağzımda sıcak, buruk bir tat,
İçimde sıkıntılı bir feryat...

Yağmurlu İstanbul sokakları,
Bir Kasım sabahı...
Hüzünle karışık toprak kokusu...
İçinde yittiğim bu şehir, bir başka görünüyor denizden
Ben manzaradan bir parça iken...
Ne telden çalarsam çalayım,
Makamı hep hüzzam oluyor yağmurlu İstanbul sokaklarının
Ruhumun ta derinlerine işleyen...

1 yorum:

  1. bu şiirin müziği bu olsun o zaman
    http://listen.grooveshark.com/s/Fragment/1ReMDW?src=5

    YanıtlaSil